Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında
Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma
Ayrılık lafları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa
Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da
Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa
İşimiz mi yok, şu Akay’a sapalım istersen
İstersen garson girelim ilkyazın gazinosuna
Börekçi! diye bağır istersen şurda
Kısmet çıkar -sanırım- Emek’te oturan kıza
Abiler! Abiler! diye bir şey satayım ben
Mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?
Üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
Madrid‘te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
Londra’da
Seversin mi beni, doğru söyle ama? – Sigara?
Ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca
İnan Selimiye’nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
Gönül bu şiiri okumak isterdi , yalnız ruh halim vermiş olduğum şiire uygun :)) Nacizhane ; Dj`Sean dan ..
https://vocaroo.com/1mtN0TsPvb3Y
EBRU
Agzina saglik sonnda ki link tikladim cok guzel okumussun sean
Nehar
ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen, tanımadığın bir ülke gibi... içinde yaşamadığın biz zaman gibiyim. biliyorum.. ama biliyor musun? sen de az az yaşıyorsun içimde, oysaki seninle güzel olmak var... ne geliyorsa yapıyorum elimden unutmak içib.. fakat bu gökyüzü karışıksa, bunlar hep kuşların işi. beni butun bütün birakma.. Ne diyordum? yagmurlar, evet.. üsümüyorum, ürperiyorum sadece. ve soğuk bir çağdan geçiyoruz, sözlerin var. dudak izlerin yok sözlerinde.. Ah... bir kişi bile değilim yalnızlıktan Lütfen.. bana kimse, mutluyum demesin