Sohbetedersin.Com, sohbet odaları,sohbet siteleri içerisin de gündem de olan konularından biri de ”Annelerin Önemi” nedir? Anneler günü kutllanmalı mı? Annelik nedir? Anne Sohbeti uzunca anlatalım istedim.

Anneler Günü Kutlu Olsun 

“Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz.”, “Cennet anaların ayaklarının altındadır.”, “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.” Bu özlü sözleri duymayan yoktur sanırım.

“Toprak Ana”, “Ana Tanrıça”, “Anayasa”, “Anafikir”… Bu gibi kavramları da duymuşsunuzdur. Farkındaysanız içinde hep bir “ana” vurgusu yapılıyor. Neden olabilir? Tabi ki saygıdan.

İnsanoğlunun tarihsel gelişimi baz alındığında da ana hep ön plandadır. Evet, erkek avcılık yapar, savaşçıdır, evine yemek götürür; ama kadının yaptığını asla yapamaz. Kadın toplayıcılıkla ve tarımla uğraşır, daha önemlisi neslin devamını sağlar, doğurgandır ve bereketlidir. Tıpkı toprak gibi. Toprak da verimlidir, bereketlidir, insan neslinin yaşamasını sağlar. Yani toprak, özellikleri bakımından anaya çok benzer. Bu nedenle literatüre “Toprak Ana” diye geçmiştir.

Annelerin Önemi kısaca şöyle açıklamak isterim . Ana kavramı, mitlere, efsanelere de yansımıştır. Hatta ilkçağ toplumlarından itibaren kadın veya ana figürleştirilmiş, idolleştirilmiş ve ötesine taşınarak Tanrı sallaştırılmıştır. Dünyanın farklı kazılarında, farklı höyüklerinde ve farklı mağaralarında bulunan “Venüs Heykelcikleri” bunun en güzel kanıtlarından biridir. Venüs Heykelcikleri, doğurganlığı, bereketi ve kadının bu gücünden dolayı ilahileştirilmiş olduğunu simgeler. Annelerin önemi saymakla izah etmekle kelimeler yetmiyor aslında bakarsanız tarihsel anlatsak da ..

Sonucunda daha da kuvvetlenen ana figürü, şehirlerin korunmasına yardımcı olabilecek konuma gelmiştir. İnsanlar bu “Ana Tanrıçalar” ile şehirlerinin ya da ülkelerinin korunduğuna inanmaya başlamıştır. Açın bakın tarih ve arkeoloji kitaplarını. Büyük devlet, toplum, medeniyet ya da site devletlerinin en önemli tanrılarının kadın tanrılar olduğunu görürsünüz. Efes’te “Artemis”, Friglerde “Kybele”, Sümer’de “İnanna”, Mısır’da “İsis”, Atina’da “Athena” gibi…

Küçük bir dipnot vereyim. Günümüzden 6-7 bin yıl öncesine kadar dünya, anaerkil bir form taşıyordu. Bilhassa mitolojide buna rastlarsınız.

Biraz günümüz dünyasına bakalım. Uzun bir süredir insanoğlu mitolojik varlıklara ve efsanelere pek inanmıyor. Fakat insanlığın ortaya çıkışından ve kendini farketmesinden bu yana annelere olan saygı hala devam ettiriyor kendini. Farkında olarak ya da bilmeden bunu dilimize bile yansıtmışız. “Toprak Ana” bu coğrafyada halen söylenen ve geçerliliği olan bir kalıptır. “Anayasa”, “Anafikir”, “Anabaşlık” bugün en sık kullandığımız kelimeler değil mi? Neden babayasa demiyoruz mesela?

Annelik farklı bir his sanırım. Doğur, büyüt; yeme yedir, içme içir, uyuma uyut. İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, bir ömür boyu yanında ol. Elindeki tüm imkanları seferber et, kendinden çok evladını düşün. Bu kadar fedakarlık, hiç kolay değil, öyle değil mi? Belki de bir anne ile çocuğu ya da çocukları arasındaki kopmaz bir bağdan kaynaklanıyordur bu. Ve bu his bunca fedakarlığı yapmasına karşı ona büyük bir mutluluk veriyordur. Hepimizin bir annesi var ve hepsi işte tüm bu saydıklarımdan büyük bir sevgi ve saygı hakkediyor gerçekten.

Öte taraftan iyi bir neslin yetişmesi için annelere büyük bir görev düşmekte. Hiç kuşku yok ki, eğitimli, kültürlü, bilgili ve insan haklarına saygıyla yaklaşan bir toplumda annenin katkısı çok yüksektir. Belki de anneliğin kutsal olmasının en büyük sebebi budur.

Maalesef ülkemizde ve dünyanın çeşitli bölgelerinde veya ülkelerinde töre cinayetlerine ya da daha genel tabirle kadın cinayetlerine de şahit oluyoruz. Bu, elbette vicdanı olan her bireyin içini sızlatıyor. Bu konuda toplumlar üzerine düşeni yapmalı ve kesinlikle eğitilmeli.

Büyük bir saygı ve sevgiyi hak eden tüm annelerin, “Anneler Günü” nü en içten dileklerimle kutluyorum. İyi ki varsınız!!!